
Yaklaşık 1 yıldır Youtube kanalımızda, 2-3 aydır da internet sitemizde elimizden geldiğince sinema ile ilgili paylaşımlar yapmaya çalışıyoruz. Aslında dünyanın en öznel konu başlığında kalem oynatıyoruz. Nasıl ki bir yemeğe bazı kişilerin taparken bazılarının sevmemesi gayet normal ise bir film yahut dizi hakkında da çok çeşitli yorumların ve değerlendirmelerin olması kaçınılmazdır. Bugünkü konumuz ise bu öznelliğin içinde resmen kendi cumhuriyetini kuracak kadar tanımlanamaz, sınırlandırılamaz olan kült film kavramı.
Peki kült filmin tanımı nedir? Kelimenin kökeni İngilizce’deki Cult’dan gelmektedir. Cult kelimesi Türkçe’de “tarikat, mezhep, inanç, tutku” gibi anlamlara gelmektedir. Kült film de buna mukabil olarak sadık, tutkulu ama görece az sayıda bir hayran kitlesine sahip filmler için kullanılan bir terimdir.
Wiki’de ise şöyle tanımlanıyor:
‘’ Kült filmler ilk gösterime verildiklerinde önemli bir ticari başarı gösterememiş, aynı zamanda eleştirmenlerden de övgüler alamamış genelde düşük bütçeli bağımsız filmlerdir. Bu filmler başlarda çoğunluğu oluşturan ortalama sinema seyircisinin dikkatini çekmemiş de olsa zaman içinde kendilerine has, az sayıda ama tutkulu, hatta saplantılı bir seyirci kitlesi oluşturmuşlardır. Bu filmlerin fanatik hayranları (veya müritleri) kült film olarak kabul ettikleri bir filmi defalarca seyrederler, repliklerini ezberlerler, filmle ilgili en ince ayrıntıları öğrenirler, filmin değişik versiyonlarını biriktirirler, hatta filmle ilgili efemera malzemelerinin koleksiyonlarını yaparlar.
Kült kavramı subjektiftir. Birisi için kült olan film bir başkası için olmayabilir. Ayrıca kült bir filmin iyi bir film olması da gerekmez. Hiçbir sinemasal değeri olmayan bir filmin kendine özel bir hayran kitlesi oluşmuş olabilir. Buna örnek olarak Dünyayı Kurtaran Adam adlı Türk bilim kurgu filmi verilebilir. Klasik filmler arasında birçok kült film olabildiği gibi (Örnek: M – Bir Şehir Katilini Arıyor), her klasik film de bir kült film değildir.’’
Herhangi bir obje ya da fiil gibi kati tanımlarla anlatılacak bir konu olmadığı için açıklayıcı olması açısından özellik ve örnekleri ile devam edelim dilerseniz.
Öncelikle belirgin özellikleri ile başlayacağım. Fakat tekrar belirtmek isterim ki bunlar ana kriterler değildir, örnek verme amaçlıdır ve her kült film için de geçerli olmayabilir. Gerçekten benim bugüne dek gördüğüm en tanımsız kavramlardan biridir Kült Film.
En Sevilen, En Beğenilen Filmler midir?
Asla. Bir çok şekilde tanımlanabilse de asla ‘’en sevilen’’ ya da ‘’en beğenilen’’ film şeklinde tasvir edilemez. Hatta bir çok kült film ilk zamanında çoğunluk tarafından sevilmeyip zaman içerisinde değeri fark edilerek bu payeyi kazanmıştır.
Çok İzlendim, Ben Artık Kült’üm…
Sakin ol şampiyon. Kült film için birden fazla kriter varken gişe performansı asla bunlardan biri değildir, olamaz da. Mesela 2010 yılında vizyona giren ve şimdiden kült olan Scott Pilgrim vs. the World filmi 85 milyon dolar maliyetine karşın gişede sadece 32 milyon dolar kazanabilmiştir. Kültlerin şahı Donnie Darko ise 6 milyon maliyete karşı gişede 1,2 milyon kazanabilmiştir.
Bir Film Çekeyim, Kült Olsun. Haydi Gülümse…
Sanmıyorum ki dünya tarihinde ‘’haydi kalkın kült film çekek’’ diye işe girişen bir ekip olsun. Bu kadar tanımsız, çeşitli ve bıçak sırtı bir olguyu hedef olarak seçmek başlı başına çılgınlıktır. O yüzden kimse yola kült olalım diyerek çıkmaz. Bir proje yapılır ve zaman içerisinde o payeye ulaşılır. Hatta iddialı bir söylem olacak ama bir şekilde seyirciye enerjisinin geçirememiş hatta kötü olan bazı filmler için can yeleği olmuş bir kavramdır.
1200 Salonda Gösterime Gireyim, Kült Olayım.
Yok öyle bir dünya. Kült filmlerin bir çoğunun ortak özelliği geniş dağıtım kanallarına erişememeleridir. Piyasanın tüm gücünü elinde tutarak kötü bir film yaparsan, seyirciye enerjini geçiremezsen seyircinin seni göndereceği tek yer çöplüktür. Çünkü bir filmin kült seviyesine erişmesindeki faktörlerden biri de seyircinin, filmi yapan ekibin iyi niyetini ve çabasını hissetmesidir. Sen sırf para için sağlam bir yapımcı ile berbat bir iş yaparsan filminin yeri en diptir. Değil mi Sayın Gökbakar, Sayın Sezer?
Bence Lafının En Yakıştığı Tanımdır.
Daha kişisel, daha subjektif bir alan olamaz. Senin kültün sana benim kültüm bana. Tamamen kişisel zevkler ile yoğrulan bir alan ve ‘’Renkler – Zevkler’’ klişesinin tam karşılığı. Hatta sinema sohbetinin döndüğü bir ortamda taptığınız ama kıymetinin bilinmediğine inandığınız bir filmden bahsederken dinleyicilerden bazıları gözlerini devirip pofluyorsa tebrikler, nur topu gibi bir kült filminiz oldu. Yukarıdaki örneklerde de gösterdiğimiz gibi tamamen kişiye özel bir alandır, sorgulanamaz, yargılanamaz. Belki de güzelliği burada. Ben her zaman filmi izlediğin ruh halinin, modunun, hislerinin o filmin hayatındaki yerine direct etki ettiğini savunurum. Mesela benim için ‘’Strange Days’’ tahttan indirilemeyecek biçimde bir numaradır. Benim en baba kült filmimdir.
Türk Sinema tarihinde yer alan kült filmlerden örnek vermek gerekirse
Battalgazi
Dünyayı Kurtaran Adam
Turist Ömer Uzay Yolunda
Drakula İstanbul’da
Killing İstanbul’da
Psikiyatri ve Sinema kitabında ise kült film ile ilgili çok güzel bir örnekleme mevcut :
‘’ Kült bir kere yaratıldımı, yerinden kıpırdatılamazlığıyla kendini muhafaza eder. 1960’lı yıllarda belli bir düşünce grubunun konusu olduktan sonra Casablanca, alternatif bir yerleşik kurallar dizgesi sayesinde bir klasik olmuştur. Genellikle, bir sanat yapıtının geçerliliği akademi tarafından onaylanır. Popüler sinema üniversitelerde araştırma inceleme konusu olarak kabul görmüş olsa bile, Casablanca gibi filmler önemlerini fakülte komitilerini başyapıt olduklarına ikna etmekle elde etmezler. 1955/1956 yılları arasında bir televizyon dizisi olmasına karşın, Casablanca, Rick/Bogart’ın posteri popüler olana ve Woody Allen, Tekrar Çal Sam adlı oyununu ve filmini yazana kadar fetişleşmemişti. Göndermeler filmlerde ve tv şovlarında hep görülmüştür; örneğin, 1988 yılında aynı hafta içinde izleyiciler filmin beş dakikalık ayrıntılı bir parodisini Ay Işığı filminin bir bölümünde Bert Viola’nın rüyası olarak izlemişlerdir. ya da Miami Vice filminde sevimli dolandırıcı, dedektif Sonny Crockett’i, kaçak mal ile dolu bir bavulun içinde kendilerine ait geçiş mektupları olduğunu söyleyip ayartmaya kalkarak ona ” bu güzel bir arkadaşlığın başlangıcı değildir ” i tekrar ettirir. Amerikan Film Enstitüsü 1988 yılında Casablanca ‘ yı Yurttaş Kane’den sonra Amerika’nın en güzel ikinci filmi olarak belirledi. Bu tarihten sonra Casablanca romantik aşkın, ne olursa olsun doğru olanı yapmanın ve meşakkatli özverinin temsilcisi olmuştur.’’ kaynak; Psikiyatri ve Sinema kitabı, sayfa 341.
Evet elimden geldiğince Kült Film Nedir’I anlatmaya çalıştım size. Konu ile ilgili bir video da bir iki gün içerisinde kanalımızda yayınlanacak.
Hayat ne kadar yorucu ve sıkıcı olsa da haftada bir kaç kere kendinizi sinemanın büyülü dünyasına bırakmayı ihmal etmeyin. Görüşmek üzere.